29 Mayıs 2019 Çarşamba

Yolları Ayırmak - 3 İkale Sözleşmesi ve Paket

Özel sektörde çalışan herkesin başına gelen birgün sizinde başınıza geldi diyelim. Yani, işe gittiniz size geldiler “Ahmet Bey, toplantı odasına kadar gelebilir misiniz?” dediler...

Akacak kan damarda durmaz. Öncelikle sakin olun. Odada muhtemelen yöneticiniz ve IK’dan 1-2 kişi olur. Size birkaç sebep sıralayarak (bölümü kapattık  maliyetler, performansınız vs.) sizinle mecburen yolları ayırmak zorunda olduklarını ve iş akdinizi fesh ettiklerini tebliğ ederler. Sinirlenmeyin, hakaret etmeyin, ağlamayın, millet suçlamayın  Ne derseniz deyin atılacaksınız. Sakin olun. Çıkarınıza odaklanın. Duygusala bağlanacak zaman değil. 

Şimdi performanstan atılıyorsanız, işe iade davası açarsanız, salak bir avukata düşmediğiniz sürece %95 kazanırsınız. Türkiye’de mahkemeler çalışanın yanındadır. Performans sistemi denilen olay birçok kurumda “tick list exercise”dır ve performans notlaması mahkemede bilir kişiye gittiğinde sonuç lehinize olacaktır  Örnekle anlatmak gerekirse, Bankada Nakit Yönetiminde Satış Müdürüsünüz diyelim, performanstan atıyorlar sizi olsun. Performans skalası işletmediklerinden misal 100 satış hedefiniz var ve siz 75 yaptıysanız  performansınıza ulaşamadınız denilerek, Bankalar buna 0 not verirler oysa mahkeme bunu adil bulmaz, yaptığınız kadarlık satışın performansınıza yansımış olmasını bekler. İşten atılmadan önce 3 kez yazılı olarak uyarı almış olmanız gerekir vs. Yani performanstan sizi atıyorlarsa mutlaka ama mutlaka paket isteyin. Paket vermiyorlarsa hiçbirşey imzalamayın.

Biriminiz kapatılıyor, Banka birleşiyor, Otomasyon oldu size gerek kalmadı vs. gibi sebeplerle size geliniyorsa gene paket isteyin. Paketten kastım kıdem tazminatı değil bakın o zaten sizin hakkınız. İşveren sizi haklı sebeple işten atmıyorsa (İş Kanunu madde 24 ve 25’de bunlar yazar) size zaten kullanmadığınız izinlerin parasını ve yılınıza göre kıdem tazminatınızı vermek zorundalar. Paket şudur: senelerinizi verdiğiniz kurum, hadi Banka diyelim, 8. yılınızda sizi kapı önüne koyuyorsa, kardeşim kıdem ve izin parası değil üstüne para isteyeceksiniz. Yoksa açarsınız işe iade davasını alırsınız ek para. IKcılar bunu çok iyi bildikleri halde işlerine gelmez. Söylemezler ve tehdite başlarlar. En yaygın söyledikleri yalan: bir başka kurum bizi sizin icin ararsa hakkınızda olumlu referans vermeyiz. İstifa yazarsak sizin için daha iyi, işten atılma olursa bir daha iş bulamazsınız falan derler. Kimisi tehditkar söyler kimisi anaç. Hepsi osuruktan palavralardır. İşin gerçeği şudur:
1-5 yıl arası çalışmışsanız 4 maaş,
5-15 yıl arası çalışmışsanız 8 maaş,
15 yıl üstüyse 10 maaş kazanırsınız işe iade davanızdan. Avukat kafadan 2 maaşınızı alır buna göre size izin paranız + kıdem tazminatınız + yılınıza göre kazanabileceğiniz rakam (-2 maaş) şeklinde bir teklifle gelmeleri lazım. Böyle gelirlerse önünüze konan kâğıdı imzalayın.

İmzalayacağınız evrakın adı ikale sözleşmesidir. İş Kanunu'nda bu fesih türü yer almasa da, taraflardan birinin karşı tarafa ilettiği iş sözleşmesinin karşılıklı feshine dair sözleşme yapılmasını içeren bir açıklama, ardından diğer tarafın da bunu kabulü ile bozma ikale kurulmuş olur.

Ikcıların ve sizi yollayan yöneticilerin en büyük yaptığı hata sizi artık bu role ihtiyaç kalmadı diye gönderdikten sonra aynı veya benzer rol için eleman almaktır. Genelde kurum içi avukatlar IKyı da yöneticinizi de uyarır ama IKcılar iş bilmezliklerinden yöneticiler ise ben ikna ederim şeklindeki egolarından dolayı bu süreçlerde sıçarlar ve sıvarlar.

Zaten IK türlü iş bilmezin çalıştığı birimlerdir. İş Kanunu, SGK yönetmeliklerini  bordro hesabı yapmayı (bunu outsource ediyorlar, kontrol etmesini bile bilmezler) bilen deneyimli IK’cı tek tüktür. Bunlar zaten şansları da varsa alır yürürler, ama İkcıların geneli mesleklerini sadece işe alım zanneden, departman dedikodusu için yaşayan bir “support unit’ elemanıdır. Onlar için ayrı yazı kaleme alacağım  En bilgili, akıllısından tut en şapsalına kadar her türlüsünü gördüm. Ama bu ayrı yazı konusu…IKcı düşmanı falan değilimdir. Ama arası yoktur maalesef İKcıların, ya süper bilgili iyi oluyorlar ya da dünyadan bi haber...

En önemlisi hakınızın ne olduğunu bilmeniz. Bunun için iş mahkemelerinde deneyimli bir avukata sorun, akrabanız olan hayatında hiç iş mahkemesine gitmemiş ceza avukatına değil. İş yerindeki arkadaslarınıza hiç değil. Bir de google search yapıyorsanız ilk okumanız gereken şey iş kanunu (https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.4857.pdf) başka yazılar sonra. Forumlara bakmayın bile.

Şuraya dikkate almanız gereken linkler bırakalım ama önce iş kanununu okuyun.





Bu aşağıdaki link googleda arama yapınca ilk çıkanlardan, sakın baz almayın, Radyo-TV mezunu çocuğa IK sayfası emanet etmişler, google’dan kopyala pastala yapmış.


Aklınızda bulunsun asla işten ayrılırken istifa ediyorum diye dilekçe vermeyin. Doğrusu işten ayrılıyorumdur. Sebebini bir avukata sorup öğrenin, herseyini benden beklemeyin.

Yeni yazıda görüşmek üzere...

20 Mayıs 2019 Pazartesi

Yolları Ayırmak - 2

Kovulma yazılarına devam... Pis bir konu ama hayatın gerçeği. Hazırlıklı olmak faydalı.

Birimiz başka birimle birleştiriliyorsa, çokta yapacak birşey yok... Tüm iş birleşen ekiplerin bağlı olacakları yöneticiler ve onlarında bağlı olduklarının kararlarına bakar. Bu da sizin o güne kadarki iş çıktınız ve network’ünüzün sınanacağı bir durumu ortaya koyar. Bu yüzden iş hayatında her önünüze gelenle ottan boktan sebeplerle kavga etmemek (yabancılar buna pick your fights diyor), ego manyaklıklarına kapılmamak ve o burun kıvırdığınız kurum içi sosyal etkinliklere katılmanız gerekiyor. Bunların getirisi bu tip durumlarda ortaya çıkıyor, zira Bankacılık “rocket science” değil herkes yapabiliyor, birisi atılacaksa kimin atılacağını iş harici durumlar belirleyebiliyor.

Rolünüz kapanıyor. Yapacak hiçbirşeyiniz yok. Burada önemli nokta hayatınız boyunca aynı işi yapmışsanız, durumunuz kötü, zira size bir alternatif üretemezler. Ama kariyerinizi çeşitlendirmişseniz o zaman şansınız artar, eski ekiplerinizdeki yöneticiler devreye girebilir... en büyük tavsiyem budur, kariyerinizi çeşitlendirin. Evet kimi zamanlarda tekkeyi bekleyen çorbayı içer doğrudur ama genelde tek tabak çorba olur, o çorbayı içeçek siz değilseniz comfort zone’dan çıkmanız daha doğru bir hareket olur. 

Çok para kazanıyorsunuzdur ve alttan gümbür gümbür gelenler sizden daha az ücrete ve daha düşük unvana bu işi yapacak… Bu arada maalesef yapacak birşey yok. Kapitalist düzen. Bu gibi durumlarda kurumunuz haricindeki network ve B planınızın olup olmadığı belirleyici olacak. Bu tip işten çıkarma çok karşılaşılan bir durum.B planı olayını ayrı bir yazıda işleyeceğiz.

Otomasyon: bu şimdinin degil (en azından Türkiye’de) problemi değil ama 3-5 seneye Bankalarda operasyon, risk, denetim vs. Gibi birimlerdeki çalışan sayısı hızla azalacak. Bu konuyu ayrıca işleyeceğim.

Ne oluyor peki?

IK / HR ve yoneticiniz sizi toplantı odasına çağırıyor. Değişen koşullardan, Bankadaki maliyet baskısından vs. bahsedip yolların ayrılacağından bahsediyorlar. Şimdi kafası çalışan kurumlar önünüze ihale sözleşmesini koyarlar ve paketinizi konuşursunuz. 

Yolları ayırma toplu olacaksa bunun kokusu 2-3 ay öncesinden çıkar. Bir dedikodulara kapılmayın. Herkes konuşur, kimse bir bok bilmez, maksat benden çok bilen varsa ben de öğreneyimdir. Dinleyin ama karamsarlığa kapılmayın. Hayatta hep B planınız olsun. Size Isabel etme ihtimali olduğunu düşünüyorsanız bir avukatla mutlaka konusun ve yasal hakkınızı öğrenin (ben yazacağım). 

Bir sonraki yazı odaya çağırılırsanız ne yapacağız olacak…

18 Mayıs 2019 Cumartesi

Yolları Ayırmak - 1

Uzunca bir aradan sonra tekrar merhaba. Bahane yok, tembellik yaptım ve yazmadım.

Bu aralar dertliyim, çalıştığım kurumda “cost concern” sebebiyle performansı düşük olan bir hayli çalışanla yollar ayrıldı. Ben de ekibimden birkaç kişi ile vedalaştım.

Kovulma dediğimiz ama politically correct söylemi “yolları ayırma” dediğimiz olay çalışan herkesin başına gelebilecek bir durum. Özellikle bankacılıkta kaçınılmaz, ben de dahil çoğu özel sektör çalışanını bekleyen kader bu. Devlet Bankaları ve İş Bankası gibi sendikalaşma olan bankaları saymazsak sektörde çok sık olan bir olay. Ben Türkiye’de 3-4 farklı Banka’da çalıştım. 1’i hariç diğerlerinde emekli olduğunu gördüğüm insan sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Hatta maalesef sıradan bir durum, yurtdışında da farkı olmadığını bizzat deneyimliyorum. Bu sebeple bu konulara girelim biraz istiyorum.

Neden işten çıkarılırsınız? Bildiğim sektör olan Bankacılık için yazıyorum tabii;
  1. İşiniz bok gibidir.
  2. Kişiliğiniz bok gibidir (OÇ diye tabi edebileceğimiz cinsten)
  3. Çalıştığınız Banka’yı bir başka Banka satın almıştır.
  4. Biriminiz başka birimle birleştiriliyordur veya biriminizi / rolünüzü kapatıyorlardır.
  5. Çok para alıyorsunuzdur ve aslında işinizi sizden daha ucuza sizin unvanınızın bir altına yapacak genç cengaverler vardır
  6. İşiniz gelişen teknoloji sayesinde sistem tarafından otomatik hale gelmiştir. Ve size ihtiyaç kalmamıştır.

Yöneticiniz size takmıştır falan gibi çözümü kolay, klasik olaylara girmiyorum. Yazdıklarım 5-15 yıllık birçok Bankacı için geçerli. 

Başlayalım; işiniz bok gibiyse ve bunun farkındaysanız ne yazmamı bekliyorsunuz ;) İşinizi adam gibi yapın, yapamıyorsanız veya yaptırılmıyorsanız doğru yerde değilsiniz. Bir an önce iş bulup kaçın.

Kötü bir kişisiniz? Bunun muhtemelen farkında değilsinizdir ama eğer hakkınızda 3’den çok çalışan şikayette bulunmuşsa muhtemelen iğrenç bir insan olabilirsiniz. Kötü insanlar eğer satıştaysa genelde para getirdiği sürece, hedefleri beklenenden de iyi olduğu sürece yaşarlar. Risk/ Denetim gibi birimlerde ise sonuç ürettikleri sürece yaşayabilirler. Ama er yada geç işten atılırlar. Yurtdışında bu tiplerin kadınlarına “bitch” erkeklerine “bastard” derken güzel ülkemde cinsiyet ayırt etmeden genel olarak “OÇ” diyoruz. Kötü kişiyseniz kendinizi düzeltmeye bakın, 360 derece değerleneler, psikologlar, iş yerindeki mentor ve koçlar bunun için var.  Kötü kişiye bağlıysanız o kişiyi şikayet edin. Birşey olmaz demeyin, oluyor.

Bankanızı satın alıyorlar. Sıçtınız. Böyle bir durum varsa iki seçenek var, yurtdışından biri alıyorsa işler ilk iki sene deli yoğun geçer, çok atılan olmaz, birleşme ile ilgili projelerde yer alanlar 1-2 sene içinde güzel güzel terfi ederler, kimisi yurtdışına gider. İt gibi çalışırsınız, izinler falan yalan olur. Böyle bir durumdaysanız tavsiyem proje ekiplerinde yer alın. Zaten yorulacaksınız, bari kendinizi gösterin. Birleşme iki lokalse işte bu çok feci bir durum. Genelde alan tarafta çok bir sıkıntı olmaz ama satın alınanlarla yollar ayrılır. İşin kötüsü batan geminin “malı” (teşbihte hata olmaz) olduğunuzdan başka yere başvurularınızdan da birşey çıkmayabilir. Hayatta kalmanın yolu burada da birleşme projelerinde aktif rol oynayıp, birinin bu adam/ kadın işe yarar demesini beklemenizdir. Alternatif olarak; satın alan tarafta network’ünüz iyiyse masa oyunlarına girmeniz lazım. Network ister beğenin ister beğenmeyin, ister doğru bulun ister bulmayın; hayatın gerçeği...


Devamı diğer yazımıza...