8 Nisan 2018 Pazar

Bordro Mahkumlarının Tatil Açmazları - 1 I Love Alaçatı...

Tatil zamanı gelip çattı. Kusuruma bakmayın, tatil donemi gelmesiyle, 4-5 yazımız, beyaz yaka tatil alışkanlıkları üzerine olacak. Şimdi plazalarda bol bol Çesme, Alaçatı vs. Bodrum muhabbeti dönecektir. Her zaman olduğu gibi; size bu muhabbetlerin ve tatillerin tiraji komik taraflarını anlatmaya çalışacağım.

Bonusların yatmasını fırsat bilen bazı Beyaz Türkler şimdiden Cuma gecesi çıkış Pazartesi sabah dönüş THY - Pegasus biletlerini almıştır. İlerleyen aylarda facebookta İzmirlilerin, salak İstanbullular Çeşme'ye geldi, çeşmenin içine ettiler paylaşımları, İstanbullularında sana mı soracağım yaprağım, para bende huzur bende cevaplarını görecegiz. Klasik olarak bir iki gazetede Çeşme – Alaçatı, taş ev, eski vs yeni yazıları yazılacak, hah işte bu benim duygularıma tercüman olmuş paylaşımları bunu takip edecek.

Bebeklikten 20li yaşların sonuna kadar her yez çeşmede geçirmiş biri olarak, İstanbulların çeşmenin içine ettiğini düşünenlerdenim, kazıklanmayı da sonuna kadar hak ediyorlar. Tabii kazıklayanlar izmirli değil onunda altını çizmek lazım, kazıklayanlarda "İstanbul"lu (veya sonradan istanbul’a göç eden istanbullulardan).

Ben eksik kalmayayim yazayım. Şifne / Ardıç tarafinda şimdilerde dev gibi olan Yusuf’un Yeri bir pansiyondu, önünde 10-15 masa vardı. Aile işletirdi. Yanında Ferdi Baba vardı, orası da izbe (şimdi salaş diyoruz, daha cool oluyor) bir yerdi. Adam gibi yemek yerdin. Mekan sahipleri seni tanırdı, 15 kez gitsen, 1 kez sokarlardı, onda da ses etmezdin bir müddet gitmezdin, bir daha gittiğinde hesap yine düzelmiş olurdu.

Dalyan tarafı hep pahalı hep ışıklıydı, polis çevirmesi falan olurdu, ama insanlar balığını yer Paparazzi’ye doğru giderdi. Cevat’in Yeri en eski ve en güzeliydi.

Alaçatı’da bi bok yoktu. Çamlık yoldan sola döndüğünde halı saha ve araba kursu vardı. Alaçatı girişinde  döndüğünde spotçular, Oyak Bank, dev bir kıraathane işte bu kadardı alaçatı. Alaçatı’nın ilerisinde Surf Paradise ve Sea Side vardi. Daha herkes sörfçü olmamıştı. Sea Side ise güzel ama denizi soğuk denilen bir mekandı. Alaçatıdaki kıraathanede Ağustosta Cine 5’te maç izleyip, çiğdem çitletirdiniz, olay buydu.

Insanlar Şantiye, Yıldızburnu, Boyalık, Merkeztur, Venus sitesi şeklinde bölünmüş, denize girmek büyük plaj 2. kapı mı 4. kapı mı demekti. Paparazzi, iyi hizmet, otoparka verilen paranın yemeğe çevirilebilmesi açısından gidilebilecek en iyi beach’ti. Fly Inn’ler, Barcelona’lar 96-99 yıllarında yeni yeni açılıyor, herseyi yozlaştıran İstanbullular tarafindan bilinmiyordu. Vale diye bir kavram yoktu. Arabanı götürür efendi gibi park ederdin, Bir amca gelirdi, elindeki kocana tükenmez kalemle birşeyler çiziktirip mantıklı bir para alırdı. Öyle mekanı arayip, yer ayırtmalar, sabahtan akşama gitmesen bile parası ödenen masalar, öğlen vakti vodka şişelerini açtıran 18lik piçler henüz yoktu.

Önce Televole başımıza bu sıkıntıyı açtı. Alpay aslen Göztepe’yi tutar ama Altay’da meşhur olmuştur ve Altay’dan BJK’ye gitmistir. Televole muhabirleri Akın ve o zaman daha tıfıl olan Acun, yaz tatillerini çeşmede yapan, o zamanın gözde futbolcusu Alpay’ı, Alpay’ın onlarla olan samimi ilişkisinden ve tüm takım arkadaşlarını çeşmeye çağırmasından dolayı sık sık Televole’ye çıkarırlardı. Böylelikle 90’lı yılların sonunda Çeşme sık sık televizyonun o dönem çok izlenen programına konu olur. Sık sık Bodrum mu Çesme mi muhabbetleri TV’ye meze olmaktadır artık. Oysa İzmirliler Çesme’nin mevsiminin ne kadar kısa olduğunu bilir. Bilmeyenler için yazalım, mayısta 2 hafta, haziranda 2 hafta, temmuzun tamamı ve eylülde 2 hafta, Topu topu bu kadar. Ağustosta sörfçü değilseniz gitmeyin. Bodrum ise Nisanda başlar, Ekim ortasına kadar sürer… Neyin karşılaştırmasıdır anlamam senelerdir…

Tabii televole toplumun bir kesimine hitap eder, Çesmenin adı artık daha çok duyulmuştur. Yoksa eskiden Çesme, İzmirli için; müzik festivali, Çesme antik tiyatrosunda bir iki konser, süt darı, kumru, Mustafa Denizli, Altın Yunus, Dost pide ve Site spordur…

Ama esas çeşme ve alaçatı’yı Beyaz Yaka fenomeni yapan ise Taş Oteldir. Bu da tatil yazısı serimizdeki ikinci yazımız olacak… Plaza hayatından vazgeçip efsane iş nasıl kurulur yazacağım...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder